Bazen de bunu bilerek kendime yapıyorum. Özellikle hatırlatıyorum kendime. O mesajları teker teker yeniden okuyorum. Ama yatağımda bağıra bağıra ağlarken buluyorum sonra kendimi. Mazoşist filan değilim. Sadece dışarıda öylesine gülümsemekten daha iyi hissettiriyor, kendi kendime ağlamak beni. En ufak birşeyden tonlarca anlam çıkartıyorum. Yazılan her şarkıyı bize yazılmış gibi dinliyorum. O kadar çoğalıyorlar ki hangisinin gerçekten bizi anlattığına karar veremiyorum. Yazılara yazıyorum, siliyorum. Beğeniyorum sonra vazgeçip yırtıp atıyorum. Kararlar veriyorum sonra vazgeçiyorum.
Düşünüyorum. O zamanı beklemeye değer mi? Tabii ki değer. İnsan neleri beklemiyor nelere katlanmıyor ki. Sonra diyorum, dipsiz bir kuyuya nasıl bile bile girmeyi kabul ederim ki? Ediyorum tabii mutlaka. Karşı koyamıyorum. Seni özlemiştir diyorum. Senin kadar özlemiştir. Sonra özlüyorsa neden böyle olsun ki diyorum. Başkasını seviyor diyorum. Sonra neden yalan söylesin ki diyorum. Hiçbirşeyin cevabını bulamıyorum kısacası. Kendime yetemediğimi görmek de beni ayrı mahfediyor.
Mesela şimdi karar veriyorum. Kimseyi rahatsız etmeyeceğim. Çıkıp gideceğim hatta, bir süre olmayacağım. Biliyorum bu kararım da uzun sürmeyecek. Ondan haber almadan uzun bir süre sabredemeyeceğim. Sabretmeliyim ama. Özgür bırakmalıyım herşeyi. Kafamı kurcalayan o kadar çok şey var ki. Özlüyorum, ağlıyorum, sıkılıyorum, daralıyorum, gülümsüyorum yalandan da olsa. Bi'de sabahtan beri sadece Guns N' Roses dinliyorum. Don't cry hemde.
Ve diyorum ki;
I know the things you wanted
onlar senin sahip oldukların değil..
kalbim seni reddetmeyecek..
hiç ağlamıyor musun?
bu gece ağlamıyor musun?
bebeğim belki bir gün..)