12/27/2009

Onaltı.

Bazen böyle arada geliyorlar bana artık. Özellikle akşamları 6-7`den sonra olmaya başladı bu. Nerede olduğumun hiçbir önemi yok. Evde, sokakta, minibüste, duşta, sofrada vs. Düşüncesinin dahi tarifsiz bir acı bıraktığı o günlerden bir anı görüyorum. Flashback derler ya, filmlerde böyle geriye dönerler hani. Aynen öyle bir an yaşıyorum, gözlerimin önünden gelip geçiyor. Sonra nefes alamadığımı hissediyorum. Etrafımdaki herşey yok oluyor sanki. Sadece ben kalıyorum. Bir de kokusu. Ne tuhaftır ki her yer o kokuyor.. Kulağımda sesini duyuyorum.. Sonra bulunduğum yeri ve zamanı unuttuğumu hatırlıyorum. Bugün minibüste evi 5-6 durak kadar geçmiş olduğumu farketmem gibi.

Bazen de bunu bilerek kendime yapıyorum. Özellikle hatırlatıyorum kendime. O mesajları teker teker yeniden okuyorum. Ama yatağımda bağıra bağıra ağlarken buluyorum sonra kendimi. Mazoşist filan değilim. Sadece dışarıda öylesine gülümsemekten daha iyi hissettiriyor, kendi kendime ağlamak beni. En ufak birşeyden tonlarca anlam çıkartıyorum. Yazılan her şarkıyı bize yazılmış gibi dinliyorum. O kadar çoğalıyorlar ki hangisinin gerçekten bizi anlattığına karar veremiyorum. Yazılara yazıyorum, siliyorum. Beğeniyorum sonra vazgeçip yırtıp atıyorum. Kararlar veriyorum sonra vazgeçiyorum.

Düşünüyorum. O zamanı beklemeye değer mi? Tabii ki değer. İnsan neleri beklemiyor nelere katlanmıyor ki. Sonra diyorum, dipsiz bir kuyuya nasıl bile bile girmeyi kabul ederim ki? Ediyorum tabii mutlaka. Karşı koyamıyorum. Seni özlemiştir diyorum. Senin kadar özlemiştir. Sonra özlüyorsa neden böyle olsun ki diyorum. Başkasını seviyor diyorum. Sonra neden yalan söylesin ki diyorum. Hiçbirşeyin cevabını bulamıyorum kısacası. Kendime yetemediğimi görmek de beni ayrı mahfediyor.

Mesela şimdi karar veriyorum. Kimseyi rahatsız etmeyeceğim. Çıkıp gideceğim hatta, bir süre olmayacağım. Biliyorum bu kararım da uzun sürmeyecek. Ondan haber almadan uzun bir süre sabredemeyeceğim. Sabretmeliyim ama. Özgür bırakmalıyım herşeyi. Kafamı kurcalayan o kadar çok şey var ki. Özlüyorum, ağlıyorum, sıkılıyorum, daralıyorum, gülümsüyorum yalandan da olsa. Bi'de sabahtan beri sadece Guns N' Roses dinliyorum. Don't cry hemde.

Ve diyorum ki;

I know the things you wanted
They're not what you have
With all the people talkin
It's drivin' you mad
If I was standin' by you
How would you feel
I thought I could live in your world
And when you're in need of someone
My heart won't deny you..
Don't you ever cry
Don't you cry tonight
Baby maybe someday
(istediğin şeyleri biliyorum
onlar senin sahip oldukların değil..
bütün insanlarla konuşmak
seni deli ediyor..
eğer senin yanında olsaydım
nasıl hissederdin..
senin dünyanda yaşayabileceğimi düşünmüştüm..
ve senin birine ihtiyacın varken
kalbim seni reddetmeyecek..
hiç ağlamıyor musun?
bu gece ağlamıyor musun?
bebeğim belki bir gün..)

12/26/2009

26.07 // Onbeş.

Bazen aldığım nefesin bana yetmediğini hissetmeye başladım. Nedeni her ne ise ne. Açıklamak zorunda değilim artık. Birşeyler için çabalamak beni yormuyor artık. Kırılıyorum sadece. Bir parçamı orada bırakıp evime dönüyorum sanki. Evimde ağlıyorum, evimde özlüyorum sesimi çıkarmadan. Kimselere belli etmiyorum yalnızlığımı. Küskünlüğümü de.
Sensiz olmak istemedim. Hem de hiçbir zaman. Hele ki bugün. Bundan 5 ay öncesinde görmeye başladığım rüya sürmeliydi. Erken bitti..

Ben kaldırıp atmadım ama bir kenara, görüyorsun ya yazılar yazıyorum hala. İçimdekileri anlatabilmemin kime ne yararı var onu da bilmiyorum. Sadece zaman böyle geçsin istemiyorum. Seninle dolu olsun. Yanımda olmasan da hayatımda varolduğunu bileyim. Gelmeyişine asla güvenmek istemiyorum. Satırlarım sensizliği kabul etmesin birgün. Belki gelmeyişinin hain yüzü öyle yazılar yazdıracak ki, sen bile içinde varolduğunu asla bilmeyeceksin. Uzaktan bakıyorum hayatına, tamamı sen olan hayatımla..

Ve gülümsüyorum bugün, öylesine.
Biraz buruk, biraz sen kokan..
Dayanabilmemin tek yolu bu.

Hazal.

12/25/2009

26.07

I know, your heart yearned to stay,
But the strength I always loved in you finally gave way.
Somehow I knew you would leave me this way.
Somehow I knew you could never stay.
And in the early morning light,
After a silent peaceful night..
You took my heart away..
I still feel the pain..
I wish you could have stayed..

( Biliyorum kalbin kalmayı istemişti. Fakat sende sevdiğim o güç, sonunda pes etti. Her nasılsa biliyordum asla benimle kalmayacağını. Her nasılsa biliyordum beni bu şekilde terkedeceğini. Ve sabahın ilk ışıklarında, Huzurlu sessiz bir geceden sonra.. Kalbimi aldın götürdün uzaklara.. Hala o acıyı hissedebiliyorum.. Herşeye rağmen ben kalabilmiş olmanı dilerdim.. )

Bir ay daha gitti benden..

12/21/2009

:/

Veda etmeden gidilmez çocuk.
Bu vedadan sayılmaz çocuk.
Bir melek ölürken,
Böyle sessiz durulmaz çocuk.

On.

ben ne çok hata yapmışım meğer
seni yokken var saymışım meğer
yollar gitmiş ben kalmışım meğer
aşkım deyip hapsolmuşum meğer
bir ömür sürer sanmışım meğer
ben boşa kürek çekmişim meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
seni yokken var saymışım meğer
olsun varsın
pişman değilim
biraz üzüldüm hepsi bu
ağlamam artık gidenlere
ağlamam artık bitenlere
ağlamam artık üzenlere ihanet edenlere

12/20/2009

YokBaşlıkFilan.

Herşeyi kendine yapıyorsun.
Kendine üzülüyorsun.
Kendine ağlıyorsun.
Kimsenin umrunda değil.

Herkes kendi dünyasına dönüyor bir süre sonra.
Ayrılık sadece senin canını acıtıyor.
Sadece sen düşünüyorsun o günlerin geri geleceğini.
Sadece sen kendini kandırıyorsun hayallerinle.

Bir anda hepsi yıkılıyor sonra.
Gerçek tokat gibi iniyor yüzüne aniden.
Kendine ağlıyorsun sonra sadece.
Kendine.
Ağlıyorsun.
Sadece.
Sen.

Hiçkimseye
Hiçbirşey Yapmadığım Halde
Beni Bu Kadar Aptal Duruma Düşüren
Hayattan Nefret Ediyorum
Evet.
Ben Aptalım
Ama
Siz
Çok Basitsiniz.
Çok.

12/03/2009

Zmn.

sabrı öğütler zaman
oysa odur durmayan
ben beklerim de
zaman beklemez ki
beni..

iyisi mi
sen kalk
geç karşıma
aç gönlünü
dön gel yavaşça

bir düşman gibi
gel üstüme
özletme kendini
sen bir dost gibi
kardeş gibi
özlenen sevgili..

11/07/2009

.

Daha küçücüktüm öldüm
Ama ben masalımı da gördüm
Baba anneme söyle öldüm.

Daha parlayabilirdim söndüm
Daha oynayabiliridim döndüm
Daha toplayabilirdim böldüm
Masalımı da gördüm...

İstemem ben hiç adım unutulsun
Resmim tozlu raflara konsun
Arayan beni masallarda bulsun .)

11/03/2009

Issız Adam Sonrası Psikolojisi Belki De..

Ucuzdu - Herşey kadar, herkes kadar..
Birşeyleri anlatmak için gündoğumuna ihtiyacı yoktu. Nasılsa zaman gelir geçerdi. Güneşin hangi yönden doğduğu, nerede battığı da pek umrunda değildi. Nasılsa o da birşekilde doğar ve batardı. Hayat basitti. İnsanlar ya "iyi"ydi ya "kötü". Zor olanı bir türlü bulamazdı. Eksik olan birşeyler vardı. Hep eksik..
En çok alacakaranlıkta severdi o ucuz dairenin balkonunu.. En çok alacakaranlıkta üşürken ısıtırdı gözyaşları onu.. Herşey aynıydı. Oysa değişmesi için ne kadar çok çabalamıştı.. Nerelerdeydi mutluluk? Kimlerin masasına meze olmakla meşguldü şu sıra.. Sevdiği bir şarkı geldi sonra aklına, " Saçlarımda nefesin yerine yağmur.. Dudağımda dudağın yerine yağmur.. " Sesi bile kendine yabancı, kendine ters..
Ucuz bi şarap gibi.. Kendine uzak, yorgun ve buruk..
Uzak - Herşeye, herkese..
Yorgundu - Herşeyden, herkesden..
Buruktu - Herşeyiyle, herkese..
Hayat kadar acımasız değil diyordu.. Hayat kadar dert değil..
Hepsinden uzaktı bir süredir, geri dönme korkusu bundandı..
Yapamazdı, yapmamalıydı.. Hiçkimse, hiçbirşey..
O bir adama aitti, yanında mutlu olduğu bir adama, herşeyiyle..
Hazal.

10/31/2009

YakınGeçmişten, UzakGeleceğe.

Parçalı bulutluydu hava, biraz da soğuk.. Gece de üşümüştü zaten, üzerini örteni vardı ama, dert değildi. Sabahına nasıl uyanacağını bilmeden savunmasızca kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Güzel bir geceden kalan ufak tebessümlerle. Küçükken içinde yarattığı kapalı kapılar ardına saklardı sevdiklerini. Tek tek, oda oda yerleştirirdi hepsini içeri. Olur da çok güvenirse, olur da gözlerinde aşkı görürse yanyana alırdı onları şüphesiz. İsimlerini bir anardı, yanlarına hiçbirşeyi yaklaştırmazdı. Hele ki son zamanlarda o insanların giderek azaldığını görmek, kalanların üzerine biraz daha titremesine neden olmuştu. Hoş birşeyi de unutmuştu. Zaman gibi, tarih gibi, insanlar da değişirdi. Hem de kimsenin göremeyeceği, düşünemeyeceği belki de anlamlandıramayacağı yerlerde ve zamanlarda değişirlerdi.

Ama unutarak;

Değişimler beraberlerinde yeni kararlar getirir. Ve malesef değişen olduğunuzda bu kararları veren olmaktan çok uymak zorunda olan olursunuz. Hoşunuza gitse de, gitmese de.
Değişimler beraberlerinde yalnızlığı getirir. Kimseye hissedemediğiniz duyguları hissettiğiniz insanı elinizden çekip alır. Ve bunun sizin eseriniz olduğu gerçeğini acımasızca yüzünüze vurur.
Değişimler beraberlerinde nefreti getirir. Gün gelir kendinize sormak zorunda kaldığınız soruya şaşırırsınız, " ben gerçekten böyle bir adam mıyım?"
Değişimler beraberlerinde aldatmalar getirir. Birşeyleri düzelteceğinizi zannederek söylediğiniz yalanlarda sadece kendinizi aldattığınızı gösterir.

Değişimler beraberlerinde sadece kötü şeyler getirmez elbette ki.
Değişimler kim olduğunuzu, neyi hakettiğimizi gösterir.
Tanrı'nın her insana bir kez sunduğu, aslında hiç hakedilmeyen değerleri elinden alır,
Hakettiği gerçeği verir.

Ne olursa olsun.
Bir daha asla kazanamayacağınız şeyler vardır.
Riske atmadan önce, elinizdekileri tekrar kontrol edin.


Hazal.

10/18/2009

MySis. (:


Kardeş..

Biyolojik bağlarla bağlanmak gerekir derler birine gerçekten " kardeşim " demek için, ama hayatınızda bazen öyle bir insan olur ki ne kızabilir ne üzülmesine göz yumabilirsiniz. Bunu O'nu üzmemek adına sizin kırmanız da dahildir. Kimseye benzetemezsiniz çünkü O'nu. Farklıdır. Kimse onun değeriyle boy ölçüştüremez. Çünkü kimsenin olmadığı zamanlarda siz birbiriniz için herşey olmuşsunuzdur. Şimdi O'nun doğumgününde yine en iyi yaptığımı düşündüğüm şeylerden birini yapacağım, yazacağım..

Dilan..

Kendimi bildim bileli varsın sen. Hayatımın her evresinde, yaşadığım her güzellikte, her zorlukta.
Ve ben kendimi bildim bileli yanında olmaya çalıştım. Kavga etmedik mi? Elbette ettik. Hatta küstük. Her küstüğümüzde de zırıl zırıl ağladım inkar etmiyorum :) Herşey bi kenara dursun, sen bambaşkasın. Hep öyle kalacaksın hiçbir şüphem yok. Hep kollamaya çalışacağım seni, hep herkesden üstün tutacağım, hep umrumda olmadan birilerini senin adına kıracağım. Öyle ya farklı okullarda olmaya bile bir yıl dayanabildim anca, senin olmadığın yerlerde yaramazlık bile yapamıyorum :'D

Kardeşim..

Sen hep ol.
Biz birlikte hep saçma sapan laflarımıza gülelim.
Kimse anlamadan birbirime bakarak derdimizi anlatalım.
Hayaller kuralım, kendimizi onlara inandıralım.
Birbirimizi dövelim, sonra kahkahalarla gülelim.
Bakırköy'ün Yayla'nın altını üstüne getirelim.
Mp3lerimizi alıp yağmurda deli gibi yürüyelim.
Okul kapandıktan sonra gelip müziği açıp yatağa gömülüp ertesi güne kadar uyuyalım.
Bayramlarda babanın yanına çalışmaya gidelim. Çiğköfte alıp sadece yeşilliklerini yiyelim.
Uzak şehirlerden gelen misafirlerimize gereğinden fazla değer verip intikam planları kuralım.
Evde dibine kadar içip kusalım. Sonra ağlayalım.
Sonra kavga edelim. En fazla 24 saat küs kalalım. Sonra küfür ede ede barışalım.
Her tatil için başka bir plan yapalım, sonra uymayalım.
Resim çekelim, alışveriş yapalım, kahve falı bakalım, dedikodu yapalım.
Ama doğumgünlerinde kavga etmeyelim (:

Canımda başka bi' can gibisin sen. Sen olmazsan birşeyler hep yarım kalacak sanki. Sensiz hiçbirşey düşünemiyorum bu yüzden. Sakın bi' yere kaybolma tamam mı? Bu manyağın sana ihtiyacı var (:

Nice yıllara kardeşim..
Birlikte..









10/09/2009

Seçmelerden Saçmalar.

" Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? "

Hayatımın en zor zamanlarından birindeyim belki de. Her nefes almaya kalkışında ciğerlerinin defalarca yanmasına zar zor izin verirsin ya, öyle işte. Ya da hıçkıra hıçkıra ağlamak istersin de anlatmaya utanırsın bile bile içine atarsın ya, öyle.

Çok yoruluyorum. Zaten yorgun olan ruhuma bu yaşananlar o kadar ağır geliyor ki. Kaldıramıyorum.. Bazen hiç olmadık yerde, olmadık hareketler yapıyor, olmadık sözler söylüyorum. Kendimi tanıyamıyorum. Şimdi bile durup durup " ben kötü bir insan mıyım? " diye sormaktan kendimi alamıyorum.

Yaşamayan birilerine birşeyleri anlatamazsınız ya da hayal ettiğiniz kadar anlayışlı olmasını bekleyemezsiniz ama anlamaya çabaladığını görmek sizi mutlu eder. Bazen sadece herşeyi anlatıp bağıra bağıra omzunda ağlamak istersiniz. Bazen de dayanamayacağınız kadar ağır gelen bu yükün altına ikinci bir omzun girmesine gerek olmadığına karar verirsiniz. Öyle ya, acılar kişiseldir, mahremdir. Kimse kimsenin ne acısını görmeli ne de paylaşmalıdır. Zaten insanın kendine has derdi o kadar çoktur ki. Hem her insana kendi yaşadığı en büyük gelir yalan mı? En aşılamazı o dur. En zorunu hep o yaşıyor, en mutsuzu hep o oluyordur.

Şimdi durup dururken yazmıyorum bunları ben.
İnsanlara istemediğim şekilde davranıyorum.
Gereksiz kızıyorum, gülüyorum, bağırıyorum, ağlıyorum.
Öyleyim işte, kendimi tanıyamıyorum.

Hayatımı kolaylaştıran tek şey..
O olmasa nasıl olurdu? düşüncesi bile nefesimi kesiyor çoğu zaman.
O mükemmel adamı bile üzüyorum istemeden..
İnsan aşık olduğu insanı üzer mi hiç? Üzüyorum işte.
Ama sorun kimsede değil, bende.
Bu yüzden özrüm herşeye..


Babamı çok özledim mazur görün bi`de.

10/01/2009

KarmaKarışıkİşte.

Hayat kadar zor değil.
Hayat kadar dert değil.
Güçlü olmalıyım şimdi.
Susmalıyım ben.
Ben susmalıyım.
Ama önce,
Gitmeliyim İstanbul'um.
Gitmeliyim hemen.
Kimsenin kırmızı başlıklı kızı olmadan, babamın o " Zeyna" sı olmaya..

Bir şansım olsaydı bugünü asla yaşamamış olmayı dilerdim.

9/05/2009

.

Hiçbir şey eskisi gibi değil..

hiç - bir - şey.

ne içimdeki küçük kız mutluluk oyunları oynuyor,
ne de o özgür yanım sonsuz maviliklere atılıyor.

ne geleceği hayal ediyorum umut kırıntılarıyla inanarak
ne de çabalıyorum koşarken yalın ayak.

Hiçbir şey eskisi gibi değil..
hiç - bir - şey.

ruhuma dokunan sözler bile artık çok uzak..

Hiçbir şey eskisi gibi değil..
hiç - bir - şey.

keşke herşeyi ilk gün ki gibi yaşasak..


EkimHazal.
(herhakkımsaklıdır.)

9/01/2009

MyHeroIsDad.

Her şeyin sorumlusu sensin baba
Sığınıcak bir liman arayışımın..
Her şey senin yüzünden baba
Beni bırakıp gittin ve hiç merak etmedin..
Senin yüzünden baba
Güvenemiyorum hiç kimseye
Çünkü onlarda gidecek bir gün biliyorum..
Ağlıyorum baba
Sen gelince aklıma..
Yokluğun beni öldürüyor..
Her aklıma gelişinde birine sığınıyorum..
Güvensizim baba
Kendime bile güvenmiyorum bazen..
Hiç dostum yokmuş meğer baba
Herkese saldırmışım..
Hıncımı onlardan almışım..
Özlüyorum baba
Mutlu yaşamayı,yaşatmayı..
Kimseyi mutlu edemiyorum bu günlerde..
Kimseye yetemiyorum baba

Zaten kimse mutlu değil bu şehirde..
Yorgunum baba
İnançsızlığı senden öğrendim..
Oda bir boşluk hayatımda..

Kimse yok baba..
Sen bile..


...

8/21/2009

Affet, nefret ettim "ben"den(:


Anladım kimselere benzemiyorum ben..

Elbette ki benzemiyorum.. Gülüşlerimiz, acılarımız, ağrılarımız, mutluluklarımız ve kırgınlıklarımız ah bir de büyüdükçe büyüyen dertlerimiz.. Bir bebeğin çığlığının bile sadece üç seçeneği varken benim için hayat nasıl bu kadar çoktan seçmeli bir hale gelebilirdi ki? Zaten hayat kendi kendini bu kadar zora sürüklerken, hayatımızdaki insanlar neden yargılamadan önce kendilerine çekidüzen vermezler ki? Hadi birileri itiraz etsin? " 3 günlük dünya " gerçeğinin farkında olan ama hala hiç çekinmeden onca kalbi yaralayan sürüsüne bereket insan tanıyorum..

Evet hiçbirine, hiçkimseye benzemiyorum.. Hala küçük mutluluklarım, hala kocaman yanılgılarım ve inkar etmediğim pişmanlıklarım var.. Herşeye rağmen hala - aman makyajım bozulmasın - tasası olmadan gözyaşları içinde ağlayabiliyorum herkesin ortasında ya da kahkahalarla gülüyorum yerlere yatarcasına.. Hala yağmurdan sonra sokağa fırlayıp su birikintilerinin üzerinden zıplayarak mutlu olabiliyorum.. Hala kendimi ıslak toprak kokusunun büyüsüne bırakabiliyorum.. Ve ben hala aynı gezegende nefes aldığım en lanet olası insana bile sadece söylediklerine güvenerek inanabiliyorum.. En değersiz insanı baş tacı yapabiliyorum mesela.. Hiç değmeyenlere üzülebiliyorum.. Annemin de dediği gibi,
Onlar senin incilerin.. En az rastlananlarından, en kıymetlilerinden hem de.. Nasıl bu kadar kolay harcarsın onları beş para etmezler için?
Evet herzaman ki gibi haklıydı.. Böylesine lanet olası insanlar için onları heba etmekten artık nefret ediyorum.. Ama dediğim gibi farklıyım, uslanamıyorum..
Aşık oluyorum sonra.. Öyle her dakika değil.. Zaten insan hayatına giren herkesi öyle derin bir aşkla sevicektir diye bir kural da yok.. Zamanı geliyor, O insan geliyor ve aşık oluyorum.. Herşeyimle seviyorum ama.. Aklımın alabileceği herşeyim oluyor o.. Sonra her saniye yine kendimden gidiyor.. Ne demiş ünlü şair?

Sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı?
Ah küçük ilgi manyağı, şımarık ben..
Bir türlü anlamıyorum işte bir türlü uslanmıyorum..
İşte bu yüzden kimseye benzemiyorum..
Ah beni mutlu gösteren maskem..
Hala düşmedi mi yüzümden?


EkimHazal.*
(Her hakkım saklıdır. Zaten tamamen kendime kızdığımdan yazdım bunu. Öylesine işte.)

8/06/2009

Hanımelleri..

Sen seviyorsun diye güzeldi belki de hanımelleri..
Sen sevmesen bana o kadar güzel kokmayacaktı sıcak yaz günlerinde..
Ama yaz bitiyordu, koku da..
İçindeki biz gibi, aşkın gibi..
Hiç sonu gelmeyecekmiş gibi yaşadığımız zamana inat tükenmekteydi..
Oysa ben orada öylece kalabilir, dört mevsime inat seninle her an yazı yaşayabilir, kasımpatına, papatyaya, kırmızı bir güle bile inat hanımellerinde boğulabilirdim seninle..

Sen istemedin
Ama
Ben gitmedim..


Güle tapanlar vardı..
Hatta beni o taptıkları güllerin tahtına oturtmaya meyli olanlar..
Yapamadım..
Hiçbiri seninle hanımellerini koklamak gibi değildi..
Hem onlara her mevsim birdi, bizim gibi yazın açanlara tutkun değillerdi..

Sen istemedin
Ama
Ben kaldım..


Ayrılamazdım..
Yaz bana seninle güzeldi..
Hem gitmezsem olmayışının gerçekliğiyle yüzleşmemek işime gelirdi..
Kendi kendime bile söyleyemezken bu en mahrem yaramı söyle kim baş edebilir ki..?

Biliyordum..
Ne bu sıcaklık, ne bu koku..
Senin olmadığın hiçbir yerde yoktu..
Ama buraya gelecek, bu sıcaklığı yaşayacak, kalbi elinde insan çoktu..
Ve benim de savaşacak gücüm yoktu..



Belki yeni yeni fark edersin sevgilim..
Ben kendimi kandırmaya gittim..

Olur da eski alışkanlıklarını anarsan birgün,
Beni unuttuğun o saklı bahçendeyim. ~



içimden geldi yazayım dedim (:
EkimHazal.*
(her hakkım saklıdır.)

8/05/2009

.

Sigaramın hangi dumanında vardın ki sen?

Hangi dilenişimdeyim acaba, zamana seni bana getirsin diye…

Gözyaşlarımla ıslattığım kaçıncı yastıktasın biliyor musun?

Söyle canım iç cekişlerimi duyuyomusun?’


K a t i l
o l u r
m u
b i r
i n s a n
d u y g u l a r ı n ı
ö l d ü r ü r s e ?

7/30/2009

Hep Ama Hiç..

Sahi insan nasıl anlatır yaşadıklarını?

Bir yerden başlamalısındır mutlaka.. Artık acın sadece ruhunu değil bedenini de yakar olmuştur çünkü.. Etrafındaki birçok insanla belki de aynı kaderi yaşadığın halde hep senin ki daha ağır gelir.. Hani derler ya, insana kendi acısı en büyüğüdür diye işte öyle.. Oysa ki ortada elle tutulur birşey de olmaz çoğu zaman.. İyi kötü herşeyiyle bir ailen, bir evin, yapacak birşeylerin vardır.. Hatta belki de hayatının aşkı.. O hepsinden bir adım önde durur.. Hepsinden çok yakar alevleri içini.. Çoğu zaman ondan habersiz seversin onu.. Duymasına bilmesine gerek duymadan.. Kimselere gösteremezsin içinde büyüyen sevgini.. Kimsenin ne gözleri ne sözleri kirletmesin istersin.. Ya da o bilmesin, sıkılmasın, boğulmasın istersin senin içinde çırğındığın denizinde.. Onun seni nasıl sevdiği önemli değildir ama.. Uğruna herşeyi feda edebileceğin sevgili nasılsa sana kendini sevme iznini vermiş, payına düşeni yapmıştır zaten.. Yine de düşünmeden duramazsın, acaba o da yanıyor mu benim kadar diye.. Sevgili özlemde asırlarca ama zamanda dakikalarca uzağındadır oysa.. Koşarak bile yetişirsin istesen.. Sonra bir tokat daha iner.. "Hayalinde yaşattığın kadar mükemmel değil sevmeler.." Oysa herşey tamamen alışveriş gibidir derler.. Sevgide verdiğin kadarını alırsın.. Sakın inanma.. Verdiğini asla bulamazsın..

Seversin işte.. Yakınmaz, şikayet etmez, usul usul ağlarsın haline.. Özlememesi, sevmemesi, düşünmemesi önemli değildir.. Nasılsa bir gülümsemesi tüm acılarını silecektir.. Belki de en deli aşktır yaşadığın.. Bir Mecnun sen, bir Leyla da o'dur belki.. Belki sevdiğin kadar sever, özlediğin kadar özler seni.. Ama yetmez.. Verdikçe daha fazlasını ister, sevdikçe daha çok seversin.. Bu sefer bu deniz yutar sizi..

Yine de "iyi ki" dersiniz..
O "yaşama sebebi" iyi ki var..
Balonu uçmasın diye ipini sımsıkı tutan çocuk gibi sarılırsınız her defasında ellerine..

"Hiç gitmese! Hiç bitmese!"

30.07.09 11:21

EkimHazaL
(her hakkım saklıdır.)

7/17/2009

Birinin Kadını Olmak..

ßirinin kadını olmak istiyor canım;Başka hiç kimse tarafından dokunulmamak, konuşulmamak, bakılmamak hatta!

Biraz korunmak, biraz şımarmak...

Bir kaç çeşit yemek yapmak, sahilde sıkı sıkı elini tutmak, belki film izlemek ama mutlaka çekirdek çitlemek, bi yerlerde çay içmek, Pazar sabahı kahvaltısı etmek uzun uzun, sahilde yürüyüş yapmak gibi küçük ama zor heveslerim var!

Neden mi?
Herkesin eli tutulmaz,
Herkesle film seyredilmez,
Herkesle çekirdek çitlenmez,
Herkesin kadını olunmaz da o yüzden!


Sabahları uyandığımda "günaydın sevgilim" mesajları görmek istiyorum telefonumda. Gün içinde özlediğim birisi olsun istiyorum. Özlemek istiyorum birini. Çok özlersem dayanamayıp gidip sarılmak istiyorum. Dayanamamak istiyorum!

Çalışırken, düşünmek istiyorum sonra onu! Aklımda olduğu için gülümsemek istiyorum ara ara...Gülümsediğim için daha çok çalışmak...

Birini sevmek istiyorum;hiç kimseyi sevmediğim gibi, biri sevsin istiyorum beni, hiç sevilmediğim gibi..


Biri o kadar çok sevsin ki beni, hatalarımı da sevsin istiyorum!
O kadar çok sevsin ki; hata yapmaktan ödüm kopsun!

Kıskansın istiyorum biri beni! Sorsun istiyorum "neredesin" diye, "Hımm kim aradı bakayım" diye! Ben sormam ama, korkmasın. O sorsun!

Şimdi ben istesem sahilde birinin elini tutup gezemem mi?
İstesem benimle birlikte çekirdek çitleyip aynı anda film seyretmeyi de başarabilecek birini bulamam mı bi arasam?
Şimdi ben yalnız olmak istemesem,yalnız olur ve bunları da yazıyor olurmuydum?
Hiç sanmam!

Birinin elini tutmakla, birinin elini, sıkı sıkı tutmak arasında çok fark var!
Ya tutarsın ya da tutmazsın ya da, tutmuş gibi yaparsın işte.
Ben yapmam!
Bunu zaten bilirsin.
Kimin elini tutacağını yani.
Deneyerek bulmazsın.
Sadece bilirsin.
Bilmek!
Açıklaması yok.


Ve ben elini sıkı sıkı tutmayacağımı bildiğim hiç kimseyle sahile gitmeyeceğim!
Heyecanla ve özene bezene olmadıktan sonra kimseye yemek yapmayacağım!
Repliklerin bir anlamı yoksa, kimseyle film seyretmeyeceğim.
Zaten çekirdeği unutsun bile,asla olmaz!

ßirinin kadını olmak istiyor canım; biraz korunmak,biraz şımarmak...

7/14/2009

Özledim..





Özledim seni..




Biten bi günün ardından yine doldurmuştun zihnimi..

Düşünmemeye karar vermiştim oysa..

Düşünmeyecek ve senden sonraki hayatıma adım atacaktım.. Ne kadar aptalmışım..

Meger başladığım hergün senmişsin..

Adını anmasam da şarkılardaki sözlerde, dokunmasan da yüreğimde kalmış izlerin..

hergün ondan kaçış, onu rahat bırakış desemde benim yok oluşumun yanısıra biz oluşumun en büyük kanıyıtmış..

Kolaysa gelde kurtul benden dercesine çelmeler takıyor askın ve her düşüşümde başka bir kalp kırdırıyor bana yanılgım..

Kader dedikleri bu olmalıydı..

Sen dakikalarca ama özlemde asırlarca uzagımda olsan da kabullenmelı bu ölümleri hergün bile bile yaşamaliyim..


Diyorum ya, biten bi gündü evet ama içimde yitip gitmeyen koca bi dündü..


Ekim Hazal.

(her hakkım saklıdır.)


7/09/2009

s`Onsuzluk..


Aşk..


Birdaha dönmeyeceğini bile bile inatla umut etmekti.. Konuşmayacağını bile bile telefona sarılıp sana çağrılar atmak mesajlar yollamaktı.. Söylediklerinin, yaptıklarının altında anlamak istediklerimi aramaktı.. Sana şarkılar, şiirler yazmaktı.. Yeri geldiğinde kendime lanet etmekti.. Hayatıma neden girdiğini ve neden çıktığını sorgulamaktı.. Özlemekti deli gibi, gelmeyeceğini bile bile seni bu kente çağırmaktı.. O çok sevdiğin şarkıyı gözyaşları içinde dinlemekti.. Görmek istemediğini bile bile yaşadığın yere gelmekti.. Nefes alamamaktı, konuşamamaktı, anlatamamaktı.. Aldığın ufak hediyeleri saklamaktı.. Birlikte içtiğimiz su şişesine kimsenin dokunmasına izin vermemekti.. Hediye ettiğin anahtarı çocuğumuzcasına korumaktı, elinden bırakmamaktı.. Resminle konuşmaktı aşk.. Seni sana anlatmaktı.. Düzgün cümleler kurmaya özen göstermek, seni incitmemeye çalışmaktı.. Ne olursa olsun birarada olmaktı kendi içimde.. Aldatmamaktı o saf sevgiyi.. Kimseleri içine kabul etmemekti.. Dünyayla arana sınır koymaktı.. Sensizlik, yalnızlık nöbetlerine sessiz gözyaşlarıyla katlanmaktı.. Herşeyle sevmekti seni.. Tüm ruhunla, tüm bedeninle sevmekti.. Her zerremin sana ait olduğunu hissetmekti.. Gözlerinden başka denizde boğulamayacağımı bilmekti.. Başkasına dokunursam ellerimin yanacağını zannetmekti.. Zor da olsa hayatına uzaktan bakmaktı.. Kabullenememekti yeni yüzleri.. Senin için insanların kalbini kırmak yine de sana toz konduramamaktı.. Aileyi, arkadaşları, dostları gözünü kırpmadan silebilmekti.. Herzaman kendinden fedakarlık etmek zorunda kalmaktı ve isyan etmemekti.. Susmaktı..

S'onsuzluktu aşk.. S'onsuzluğa direnmekti var gücümle..


Ekim Hazal.

(her hakkım saklıdır.)

7/08/2009

Acı..

"yüreğim öyle bir acıldıki, öfkedenmi ,korkudanmı karar veremedim"
"Aslinda aklinda kalan herseyi yok etmek icin yine aklina basvurursun, cünkü akil yalanlama inkar gibi sebepler üretir, aklin ermedigi erisemedigi bir tek duygularinla hisslerinle ilgili kismidir ona ne senin gücün yeter ne de aklin gücü, soru sormaz cevap vermez aciklama beklemez aciklamaz da sadece kendi bilir kendi karar verir hem kendi adina hem herkes adina, kimse anlamaz olani biteni o sadece kendi uygulamaya gecer, aslinda herkesin yaptigi gibi!..."
"yarim yasandi hersey!.. O kadar yarim yasandiki bitti bile diyemiyorum!... Hic baslamadiki bitsin?..."
Dogum ya da ölüm saniyeler icinde gerceklesmiyor mu? Zaman icindeyken ne yasadigina göre önem kazanir, icini ne ile doldurdugunla ilgilidir, yani ne kadar sürdügü önemsizdir nasil oldugu önemlidir..."
"Niteligin nicelikten önemli oldugunu ben de biliyorum, ama eger bu bir ask´sa daha fazlasi da yasansin istenir, kim ister ki yarim kalmis bir ask´i?..."
"Kim bilebilir ki yarim kaldigini? belki bir ömür boyu yaşadı.."
"Evet Bitti!""Peki bunu degil de digerini secseydi hayati cok mu farkli olurdu? Bunu herkes icin soruyorum, gercekten farklimi olurdu hayat?"
"Evet farkli olurdu ama sadece öyküsü, bunu yasicana öbürünü yasamis olurdu!"
"Yani?"
"Yani sonuc secimlerde hep aynidir"Aci" Herneyi secersen sec secemedigin hep üzüntü kaynagi olacaktir, aklin hep o secemediginde kalicaktir, o secemedigini secmis olsaydi gene bana bu soruyu sormus olcaktin. Hayatta hersey yüzde ellidir, aklinla davransan yüregin, yüreginin sesini dinlesen aklin bu soruyu sana hep soracaktir, secemedigin hep aci vericek bu sabit aci hep olucak!"
"Bukadar mi umutsuz yani?, güzel bir yönü yok mu bu secimlerin?"
"Olmaz olur mu var!.Acini secmekte özgürsün!....

7/06/2009

(*)




Yine durup aynı şeyleri düşündüğüm gecelerden sadece bi tanesi..
Her zamanki gibi siyah.. Her zamanki gibi can sıkıcı..
En önemlisi her zamanki gibi düşünceler furyasına zorlayan..
Evet, düşünmeliyim.. İyi ama kimi?
Seni mi? Bizi mi? Bizden önceki o “diğerleri” ile olan Sizi mi?
Yoksa kendimi mi? ..
Evet.. Bi yerlerden başlamalı ve bişeylere karar vermeliyim artık..
Ya her defasında bu ölümleri bile bile yaşamalı, ya da bu acıyı sadece bir kez, en derinden yaşamalıyım..
Bilmiyorum..
Diyorum ya kafam karışık.. Kelimelerimi bile yontamıyorum artık..
Anlamlar yaratıp küçük dünyamda mutlu oyunlar oynayamıyorum..
Ben “ sen “ oluyorum farkında mısın?
En gerçek halimle.. Alışıyorum sana.. Karışıyorum yavaş yavaş..
Peki sen?
Bu kadar derinden hissedebilir misin “bizi” ?
Kimsenin umrunda olmadan, kimseyi umruna almadan..
26. günün sabahında yazıyorum bunları.. Geç mi bilmiyorum ama;
Dedim ya alışkanlıklar hep korkutur beni..
Durmalısın karşımda öylece..
Hep sen olmalısın yanımda..
Ben hep seni özlemeliyim.. Günümün her saatinde, her dakikasında seni düşünmeliyim..
Şimdi bu böyle evet..
Ama ya gidersen?
Ya özlediğim sadece bana bıraktığın kokun olursa..
Korkuyorum..
Karışıyorum..
Alışıyorum ben sana..

Gideceksen alma bendeki seni..
Ben hep “sen”le kalayım..
Ya da şimdi çek git..
Daha fazla “sen” olmayayım..


o6.o7.o9 02:41

Ekim Hazal

7/05/2009

Simsiyah.

Gözümü kapattığımda önümde beliren bi silüet war artık..
Seni bana hatırlatanlardan kalmış olsa gerek..

Ayakların, bana her kızgın olduğunda olduğu gibi sallanıp duruyo..
Hatırlar mısın sana hep 'bi gün ayrılırsak' diye başlayan cümlelerimi söylediğimde böyle yapardın..
Şimdi suskunum ama senin söyliyecek çok şeyin war sanırım..

Ellerin, beni sarıp sarmalayan o ellerin hayalinde bile o kadar uzak o kadar soğuk ki..

Ve yüzün baktığmda beni herşeyden wazgeçiren tüm acıları unutturan o masum suratın..
Sahiplendiğim dudakların içinden geçenleri söylememek istercesine birbirine sarılıyor adeta..
Sahi ne söylemek isterdin sewgilim?
Aslın silüetine söyliyecek hiçbirşey bırakmamıştı oysa ki..
Bi hayal nasıl senin kadar acıtabilirdi ki?

Ama gözlerin wardı..
İçinde herşeyi okuduğum, içinde kaybolduğum gözlerin..
Güçte olsa baktı bana içinde derin bi boşlukla..
Hapsoldum o karanlığa.o boşluğa.
İçime işledi sensizlik duygusu, kanıma karıştı bi anda..

Şimdi heryer, herşey, herkes bomboş sewgilim..
Koklamaya kıyamadığım saçların gibi simsiyah..

(her hakkım saklıdır.)

Ekim Hazal..

Baba..

Kızlar hep babalarını örnek alır derler.
Bende öylemiydim acaba?Babam gibi kaybetmeye gelemeyen, babam gibi asabi, babam gibi başına buyruk...
Babam gibi sığınacak yer bulamayınca küt diye çarptığında taşlara ağlayan, duygularını gizleyen ve içinde yaşayan...
Ama aynı zamanda da dobra. Evet! Ben buyum sanırım.Ne kötü ki onun gibiyim.
Babalık etmiş bana tüm kötü örnekleriyle.
Daha güzel bir hayat wermeni beklerdim baba, eğer bir seçim hakkım olsaydı...