8/21/2009

Affet, nefret ettim "ben"den(:


Anladım kimselere benzemiyorum ben..

Elbette ki benzemiyorum.. Gülüşlerimiz, acılarımız, ağrılarımız, mutluluklarımız ve kırgınlıklarımız ah bir de büyüdükçe büyüyen dertlerimiz.. Bir bebeğin çığlığının bile sadece üç seçeneği varken benim için hayat nasıl bu kadar çoktan seçmeli bir hale gelebilirdi ki? Zaten hayat kendi kendini bu kadar zora sürüklerken, hayatımızdaki insanlar neden yargılamadan önce kendilerine çekidüzen vermezler ki? Hadi birileri itiraz etsin? " 3 günlük dünya " gerçeğinin farkında olan ama hala hiç çekinmeden onca kalbi yaralayan sürüsüne bereket insan tanıyorum..

Evet hiçbirine, hiçkimseye benzemiyorum.. Hala küçük mutluluklarım, hala kocaman yanılgılarım ve inkar etmediğim pişmanlıklarım var.. Herşeye rağmen hala - aman makyajım bozulmasın - tasası olmadan gözyaşları içinde ağlayabiliyorum herkesin ortasında ya da kahkahalarla gülüyorum yerlere yatarcasına.. Hala yağmurdan sonra sokağa fırlayıp su birikintilerinin üzerinden zıplayarak mutlu olabiliyorum.. Hala kendimi ıslak toprak kokusunun büyüsüne bırakabiliyorum.. Ve ben hala aynı gezegende nefes aldığım en lanet olası insana bile sadece söylediklerine güvenerek inanabiliyorum.. En değersiz insanı baş tacı yapabiliyorum mesela.. Hiç değmeyenlere üzülebiliyorum.. Annemin de dediği gibi,
Onlar senin incilerin.. En az rastlananlarından, en kıymetlilerinden hem de.. Nasıl bu kadar kolay harcarsın onları beş para etmezler için?
Evet herzaman ki gibi haklıydı.. Böylesine lanet olası insanlar için onları heba etmekten artık nefret ediyorum.. Ama dediğim gibi farklıyım, uslanamıyorum..
Aşık oluyorum sonra.. Öyle her dakika değil.. Zaten insan hayatına giren herkesi öyle derin bir aşkla sevicektir diye bir kural da yok.. Zamanı geliyor, O insan geliyor ve aşık oluyorum.. Herşeyimle seviyorum ama.. Aklımın alabileceği herşeyim oluyor o.. Sonra her saniye yine kendimden gidiyor.. Ne demiş ünlü şair?

Sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı?
Ah küçük ilgi manyağı, şımarık ben..
Bir türlü anlamıyorum işte bir türlü uslanmıyorum..
İşte bu yüzden kimseye benzemiyorum..
Ah beni mutlu gösteren maskem..
Hala düşmedi mi yüzümden?


EkimHazal.*
(Her hakkım saklıdır. Zaten tamamen kendime kızdığımdan yazdım bunu. Öylesine işte.)

8/06/2009

Hanımelleri..

Sen seviyorsun diye güzeldi belki de hanımelleri..
Sen sevmesen bana o kadar güzel kokmayacaktı sıcak yaz günlerinde..
Ama yaz bitiyordu, koku da..
İçindeki biz gibi, aşkın gibi..
Hiç sonu gelmeyecekmiş gibi yaşadığımız zamana inat tükenmekteydi..
Oysa ben orada öylece kalabilir, dört mevsime inat seninle her an yazı yaşayabilir, kasımpatına, papatyaya, kırmızı bir güle bile inat hanımellerinde boğulabilirdim seninle..

Sen istemedin
Ama
Ben gitmedim..


Güle tapanlar vardı..
Hatta beni o taptıkları güllerin tahtına oturtmaya meyli olanlar..
Yapamadım..
Hiçbiri seninle hanımellerini koklamak gibi değildi..
Hem onlara her mevsim birdi, bizim gibi yazın açanlara tutkun değillerdi..

Sen istemedin
Ama
Ben kaldım..


Ayrılamazdım..
Yaz bana seninle güzeldi..
Hem gitmezsem olmayışının gerçekliğiyle yüzleşmemek işime gelirdi..
Kendi kendime bile söyleyemezken bu en mahrem yaramı söyle kim baş edebilir ki..?

Biliyordum..
Ne bu sıcaklık, ne bu koku..
Senin olmadığın hiçbir yerde yoktu..
Ama buraya gelecek, bu sıcaklığı yaşayacak, kalbi elinde insan çoktu..
Ve benim de savaşacak gücüm yoktu..



Belki yeni yeni fark edersin sevgilim..
Ben kendimi kandırmaya gittim..

Olur da eski alışkanlıklarını anarsan birgün,
Beni unuttuğun o saklı bahçendeyim. ~



içimden geldi yazayım dedim (:
EkimHazal.*
(her hakkım saklıdır.)

8/05/2009

.

Sigaramın hangi dumanında vardın ki sen?

Hangi dilenişimdeyim acaba, zamana seni bana getirsin diye…

Gözyaşlarımla ıslattığım kaçıncı yastıktasın biliyor musun?

Söyle canım iç cekişlerimi duyuyomusun?’


K a t i l
o l u r
m u
b i r
i n s a n
d u y g u l a r ı n ı
ö l d ü r ü r s e ?