11/17/2010

19

Artık uzak bir yerde nefes alıp veriyorsun.
Hiçbir şeyin hatırı yokmuş.
Gülümsüyorsun sahte yüzlere.
Ve ben güveniyorum geri gelmeyişine,
Ondan gülümsüyorum.
Beklemiyorum artık seni.
Senin gibisi gelmez demiştim,
Senin gibisi gelmesin zaten.
Bir kere fazladan öldüm,
Bir kere daha istemiyorum.
Ama sen,
Beni düşündükçe,
Umursamayacaksın ama unutamayacaksın biliyorum.
Ve ben,
Seni düşündükçe,
Unutmaya başlıyorum..

Yatıyorum kalkıyorum, yatıyorum kalkıyorum, uyuyamıyorum. Mideme sert yumruklar yiyorum, duvarları tekmeliyorum. Gözlerim yaşarıyor, ağlayamıyorum. Birileri kapıları çarpıp çıkıyor, sesim çıkmıyor, duyuramıyorum. Ben burada ölüyorum.

Şimdi nasılsın bilmiyorum. Mutlu musun göremiyorum. Gözümle görmeden inanmayacağım, biliyorum. Ben aynıyım. İçiyorum kusuyorum, içiyorum kusuyorum. Sıkılıyorum. Sigara yakmak istiyorum. Sigarayı elime aldığımda bana nasıl baktığını hatırlıyorum, vazgeçiyorum. Sevgilim. Ben burada ölüyorum.

Herşey gelip geçer, herkes gitmek için gelir değil mi? O koskocaman adam oluncaya kadar ki zamanında hayatından gelip geçen öylesine biri oluverdim ben de değil mi? Biz farklıydık değil mi? Beraber büyümüştük ve beraber büyümeye devam edecektik değil mi? Seni kendimden daha çok sevmem seni bu kadar çok korkuttu değil mi? Haklısın. Artık bende o kadar çok korkuyorum ki.

Ben seni çok sevdim. Çok. En çok seni sevdim ben. O kadar çok hayalim vardı ki hepsini anlattım sana. Hayallerim korkuttu seni, hayallerimin ciddiyeti korkuttu. Hayaldi oysa onlar. Ben de biliyordum sonsuza dek benimle kalmayacağını, ben de biliyordum Paris’te evimizin olmayacağını ya da bende biliyordum bizim neşe içinde hoplayıp zıplayan çocuklarımız olmayacağını. Sadece seni çok seviyordum. Öylece erkenden çekip gitmeni kaldıramıyordum gitme derken.

Sana benimle evlen demiyorum. Sana ömrünün sonuna kadar benimle ol demiyorum. Sana anlatacak masallarım vardı sadece, yapılacak süprizlerim. Göreceğimiz yerler vardı. Bak Ortaköy küstü bize mesela.

Anlatamıyorum artık. Ne kadar yanlızım ölüyorum desem de kelimelerin sana hissettirdiği kadarıyla yalnızım zannediyorsun beni. İki ay geçti unuttum zannediyorsun, gülüyorum birileriyle, konuşuyorum, nefesim ciğerlerimi yakmıyor zannediyorsun. Sen kendin gibi zannediyorsun beni. Yanılıyorsun.

İki ay geçti ama hala başucumdaki sen geceleri uyutmuyor. İki ay geçti ama hiç azalmadı içimdeki sevgin. İki ay geçti ama adın dilimden düşmüyor. İki ay geçti ama bu kız hala aynı yerde işte, ölüyor.

Biliyorum yaşadığım hayat yordu seni. Ben yordum gerçeklerimle. Hergün uyanmak ve yaşamak zorunda olduğum hayatım yordu seni. Ve ben sen gittiğin günden beri seni yordu diye yaşamak zorunda olduğum hayatımdan nefret ettim.

Bana, kendine, bize yaşatmak zorunda bıraktığın şu durum seni güldürüyor mu bilmiyorum ama beni öldürüyor. Ucu bana çıkan her saniyenle başetmediğinin, beni özlediğinden midene sert tekmeler yemediğinin ya da bunları okurken oturup ağlamadığının farkındayım. Ben yazarken ağlıyorum. Ben adın geçmese dahi her saniye özleminden mideme çok sert tekmeler yiyorum. Ben her saniye bi’ insanın kokusunu duymanın lanetiyle savaşıyorum.

Düşündüm, taşındım, okudum, izledim, baktım. Bize dair yeni eski ne varsa hepsine zaman ayırdım. İnsan hiç durmadan ağlar mı? Ağlıyormuş işte. Hiç gelmeyecek birini hangi aptal bekler ki? Ben bekliyordum işte.

Her yanlız kaldığımda, başım her sıkıştığında, herşey üst üste geldiğinde elime telefonu bile alamıyorum artık. Sana “dön” diyemiyorum. Elim gidiyor evet ama, vazgeçiyorum. Artık anlıyorum ama, yokluğun o kadar keskin ki, geri dönmeyeceğini kafama kaka kaka o kadar iyi anlatmışsın ki, o aptal ben bile anlıyorum artık.

Dönmeyeceksin değil mi. Tamam. Gelme. Hep hayal ettiğim gibi birgün kapımda bulmayacağım seni, beni özlemiş, benimki kadar özlemiş diyemeyeceğim, bana -seni çok özledim- diye sarıldığında. Mutlu bir sonumuz olmayacak bizim. Sonumuz olmayacak ki. Yarım kalacağız hep böyle. Eksik. Sen benim sana büyüteceğim -ciddiyet-ten korkacaksın, ben seninle herşeye razı olacağım. Sen beni -üzmek-ten yeniden -kırmak-tan korkacaksın, ben yokluğundan daha fazla acıtacak hiçbir şey olmadığından emin olacağım. Sen yine de bilmeyeceksin. Kendi doğrularını savunacaksın. Onlara uyup,geçecek 3-5 güzel günümüze acımadan kıyacaksın. Seninleyken acı çekerim zannedeceksin, sensizken öldüğümü görmeden.

Sen böyle mutlu olacaksan yokmuş gibi yaparım ben. Sen mutlu olacaksan ben böyle nefesi zar zor aldığım hayatımda, sana gıkımı bile çıkarmadan acını çekerim ben. Özlersen.. diyecektim de, özlemediğini unutmuşum ben. Evet bunları yazarken hala ağlıyorum ben. Dudağımdaki buruk tebessüm, artık geri gelmeyişine güvendiğimden..

Bekledim belki döner diye, yanımda kalır diye. Yüzü var, sesi yok artık. Ömrüm sessizce gittin benden..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder