7/25/2010

Sonsuzun Başlangıcı.




Beğenemiyorum bir türlü hangisi en güzeli diye. Dakikalar su gibi akıp gidiyor. Bu olmalı diyorum sonra hayır hayır öteki diyorum. Karar veriyorum sonunda geçiriveriyorum siyah olanı üzerime hemen. Saçlarım ne kadar dağınık. Şöyle böyle düzeltiyorum onları da alelacele. Makyaj mı? Hayır yapmayacağım. Hava yeterince sıcak zaten. Telefonum çalıyor, bakmadan açıyorum. O'ndan başkası olamaz zaten. O aradığında telefonun sesi kulağıma farklı geliyor hem kalbim çıkacak gibi oluyor, biliyorum kısacası, yanılmıyorum.

"Hazırlanıyorum." diyor. Gömlek beğeniyoruz birlikte. Sanki ben telefonun ucunda değilmişim de yanındaymışım gibi O anlatıyor ben dinliyorum. Sesi o kadar ruhuma işliyor ki, fikir vermekten acizim. Ne söylese farklı bir hayale dalıyorum. Neyse karar veriyoruz sonunda kapatıyoruz.

Ana fikir değişmiyor ama, "Sana bir süprizim var." Beynimde dönüp duruyor şu dört kelime. Biraz daha zorlasam meraktan öleceğim. Elimi ayağımı koyacak yer bulamıyorum, karıştıkça karışıyor herşey. Çıkamıyorum bir türlü evden, kemerini arıyor o da. Neyse sonunda adım atılıyor sokağa. Çok şükür!

Ellerim terliyor soğuk soğuk biraz da titrek. Biniyorum ilk gördüğüm minibüse. Az biraz yolum kaldığında, "Geldim ben." diyor ortada buluşmaya karar veriyoruz. Hızlı hızlı ilerliyorum mıknatısımın etki alanına girmişcesine. Onca şeye rağmen göremiyoruz bi süre birbirimizi. Kendi halimize kendimiz de gülüyoruz sonra.

Seçim yapmamı bekliyor benden süpriz için, mekan seç diyor. Ne imkansız şeyler istiyorsun be adam diye düşünmeden edemiyorum. Köprü diyorum, hani seni ilk öptüğüm yer. Sonra vazgeçiyorum ne yapacağını bilmiyorum gündüz vakti insan kaynıyor orası utanır bu kız. Yürüyoruz. Sürekli ağzında gevelediği birşeyler var. Gülüyoruz. Korkutuyor beni bu hali, tahmin etmek istemediğim şeyleri sokuyor aklıma.

"Edwardla Bellanın ayrılma sahnesini hatırlıyor musun?" diyor bir de utanmadan. Olduğum yere yığılacakken hemde. Gözlerim doluyor belli etmemeye çalışıyorum. Kötüyse yavaş yavaş söyle ne olur diyorum. "Hayır iyi bişey." diyor susuyor. Yürüyoruz, yürüyoruz..

Karşımda. İki elimi tutuyor elleriyle, heyecandan buz kesmiş parmak uçlarını ruhumda hissediyorum. Gülümsüyor ama buruk. Heyecandan mı, söyleyeceklerine üzüleceğimden mi kestiremiyorum. Sadece bir an önce öğrenmek istiyorum. Ah şeytan tarafım içimden "Kötü bir süpriz, böyle süpriz mi olur!" demeden edemiyor. Tek nefeste susturuyorum onu da. Bir kaç kez gülüyoruz halimize karşılıklı. İnsanların bakışlarından rahatsız oluyorum.

"Tamam şimdi başlıyorum." diyor en kararlı haliyle kahramanım. Nasıl seviyorum ciddiyetini bile. Bozmaya kıyabilsem oracıkta "Bırak süprizi filan." diye sarılacağım boynuna, ellerini tutmak yetmiyor. Yakın olmalıyım O'na, hep daha yakın.. Ben yine hayallerle boğuşurken o her haline aşık olduğum adam eğiliyor kulağıma doğru.

Nefesini kulağımda hissediyorum. Parmak uçları daha soğuk, elleri daha nemli. Atan kalbinin sesini duymak için sessizliğe ihtiyacım yok.

" Sensizliğin bir hiç olduğunun farkındayım. Bu yüzden seninle sonsuza uzanmak istiyorum aşkım, seninle ve ellerinle. "

Cümlenin başında nefesim kesiliyor zaten. Yüzüne bakamıyorum. Ne hissettiğimin herhangi bir dilde herhangi bir kelime ile tarifi yok. Ben daha kendime gelemezken gözgöze geliyoruz, o en sevdiğim bakış.
"Tüm evreni aradım ve kendimi senin gözlerinde buldum." onlara söylenesi en doğru söz işte. Devam ediyor..

"Şimdi o gülümseyen güzel gözlerine bakarak soruyorum ama biliyorum ki o gözler hep gülümseyecek bana.."

Hep mi? Sana ait onlar, hepsi senin diye çığlık atmak istiyorum. Sesim çıkmıyor. Suratıma yerleşen istemsiz gülümsemeye bile engel olamıyorum. İlk defa ne kadar aptal gözüktüğüme kafa yormadan delicesine gülüyorum hemde. Ellerime bakıyor. Yüzüğü alıp sağ elime takıyor ben de onun yüzüğünü takmaya çalışıyorum, ellerimin titreyişinden beceremesem de yapıyorum birşeyler işte.

"Meleğim sonsuza kadar ve sonsuzun bittiği yerde tekrar sevgilim olur musun? " diyor.

O an bulunduğumuz yer, zaman, insanlar, ilerleyen ne varsa duruyor işte. Başka hiçbirşey duymaya ihtiyacım yok. Hayatım boyunca istediğim, dilediğim her şey karşımda duruyor, benim ağzımdan çıkacak tek bir kelimeyi bekliyor. Bu sefer hissettiğim hiçbir duyguyu ertelemiyorum. Çünkü biliyorum O'na değer. O öteki ben. Sarılıyorum boynuna. Hayatımda ilk kez gerçekten sonsuza kadar tutacağım bir söz veriyorum, ne olursa olsun pişman olmayacağım, vazgeçmeyeceğim bir söz.

" Evet sonsuza kadar ve sonsuzun bittiği yerde tekrar sevgilim."


Hayatım boyunca görüp görebileceğim en mükemmel, en romantik, en düşünceli, en "ben" olan adam.
Yeryüzündeki tüm evetlerim senin. Sonsuza kadar hemde.
Her güzel şey bitse de, biz istisna olsak olmaz mı? :)
Hep yanımda kal..


Hazal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder