9/26/2010

19

Bugün kedimin doğumgünü, bugün asetonum olmadığı için sıkıntıdan sürdüğüm kırmızı ojeleri çıkartamadığım gün, bugün kendimden bir kez daha nefret ettiğim gün, bugün dershanede sigara içme özgürlüğüne kavuştuğum gün, bugün minibüste ağladığım, kro amcaların beni teselli ettiği gün ve bugün nefes alamadığım yedinci gün.


Sen bunları bilmiyorsun, bilmeyeceksin. Minibüste eve dönerken yine kendime aykırı şarkılar dinledim. Minibüste bile ağlayabiliyorum artık. Yapabiliyorum evet. Bugün minibüste ağladım. O amele dediğimiz bıyıklı şöför amcalardan biri mendil uzattı bana. Kulaklığımı farketmedi önce, radyoyu açtı, Müslüm baba. Filmlerdeki gibi ” Ağla açılırsın kızım ” dedi bana sonra. Ağladım bende ama Müslüm Gürses’te değil, Leman Sam - Gül Güzeli’nde. Tatildeyken bir akşam konserinde çalmıştı. Bi’ gün ölürsem beni bu şarkıyla hatırla demiştim sende suratını buruşturup ” Ne alaka şimdi? Niye bu şarkı? ” demiştin. Çünkü o an öyle istemiştim ve hala da öyle istiyorum sanırım. Gerçi o kadar bile hatırlamayacaksın beni ama olsun.

Şimdiden hatırlamıyorsun zaten beni, belkilerin arkasına sakladın kendini kaçmak için, iyi tanırım seni. O gün telefonu ” yine konuşacağız ” diye kapattığında ben bunun, senin hoşçakalın olduğunu biliyordum. Beni aramayacak, sormayacak, hayatımdan tamamiyle çıkacak ve bana yine - aklı sıra - iyilik edecektin. Yine başa sarıyorum boşver. Seni çok özledim ondandır.

Sadece gereksizlik ayırdı bizi değil mi diyorum kendi kendime ilk sarhoş olduğum anda. Hep bu soruyu düşünüyorum, hep. Dün nişan vardı. O elbiseyi o kadar beğenerek almıştım ki, ben de dahil olmak üzere herkes beni çok beğendi. Gerçekten güzel olmuştum. Beni öyle görmeni isterdim. Sonra da gülerek ” Güzelsin haa” danalığını yapmanı isterdim. Geri gelmeyen, düzelmeyen hiçbir şey gibi bu da olmadı. Ben yine, herzaman ki gibi ve her zaman olacağı gibi seni özledim.

Ha bi’ de son olarak, bugün yine beni ağlarken bırakıp gittiğin yerden geçtim. Bir hafta geçmiş olmasına rağmen acım aynıydı. Orada ağlıyordum ama hiç değilse sen elimi tutuyordun, bugün yoktun. Ve bir daha olmayacaksın.

Geri dön demiyorum. Geçmiş güzel değil. Beni de al sadece yanına. Küçük İskender gibi sofrada bi’ tabak daha istediğim de yok.

Sen ol sadece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder